Şiir Sayfaları'nı sizin için genişletmeye çalışıyoruz. |
|||
Şiir Sayfaları .................. Tiyatro Terimleri........... ....... Bir Dostun Şiirleri Gizemli bir koyun ortasında Çalıların üzerinde balıkçı ağları... Ağlar örülmüş kalın ipliklerden... İpliklerin ince lifleri arasında yosun kalıntıları.. Ağlar iplere , iplerse yosunlara bağımlı... Doğrusunu isterseniz şiir sayfamızın bu inşaa altındaki haliyle bile bu kadar güzel şiirleri içinde barındırması çok sevindirici... Sayfa her seferinde yeni şiirlerle donatılacaktır... Şu anda yayınladığımız şiirler SAnaL TiYaTrO'culara aittir. Hadi bakalım aşağıdaki şiirlere tıklayın ve tadına varın... Arayış ........ Unutumun ........ Ürkek Aşk Bilişik Duygular ........ Son Bakış Beklenti Geceleri ........ Neden Şiir ........ Makina
Zamanın açtığı yolda yürüyoruz. Kader önümüzde takip edilen çoban. Yaşanması beklenen aşklar , beklentilere cevap vermeyen aşıklardan şikayetçi. Ardımda yaşanmamış bir aşkı andıran kurt köpekleri... Yolda yürümeye devam ediyorum. Sessiz ve derinden , korku bastırıcı bir ninni söylüyorum. Köpekler yorgun başları eğik. Ben yorgunum , dilimde senin tadın. Galiba bir tek çoban yorulmuyor bu yollarda , bir de sevginin umudunu dile getiren ağızlar. Kokun her seferinde daha fazla yoğunlaşıyor. Önüme çıkan engelleri yıkıyorum. Çünkü seninle dikenli tellerin ardından sevişmek istemiyorum. Sevişen sen ve ben... Sevişilen biz... . . . Konuşmak istemiyorum... Ne konuşulanları duymak ne de konuya meze olmak. Bir kuş gibi hissediyorum kendimi. Sığıntısal bir ürkeklik var üstümde. Soğuğun yarattığı üşüme eylemine umarsız, korku tadına yakın ürkeklik yaşıyorum içimde. Durmadan seni sevdiğimi söylüyorum kendime. Sanki ben beni benden daha çok bilip, ikna etmek istermiş gibi kendimi. Artık bu dizelerde bile rahat olamıyorum. Şahsımı tasvir eden mısralar yok artık. Yerinde ıraksak ve de imgesel duygular. Belki ufak tefek , belli belirsiz hayal buketleri, tıpkı bir cenaze çelengi gibi... Zaman bir şelale , hızlı hızlı akıyor. seni hatırlatan şeyler artık çok sıradan. Ayak üstü dedikodularda bile adın geçmiyor artık. eski resimlerden yüzün silinir olmuş. Karar verdim ben de unutacağım seni... Gülüşünü , öpüşünü , herşeyini ... Yani seni... Ve seni sevdiğimi... . . . Anlatılmak istediği boşluk, Aklından huyarsızca akan kelimeler, Devrik cümleler, Ya da devrilmeye nazır kelime toplulukları... Belinde kambur bir sıfat. Olgusuz ağırlıklardan yoksul , eylemsiz , acımasız yüklem. Kimliği kayıp bir cesette , buna rağmen cesedin benliğinde özne. Ne kadar zor bir tümceyi açıklamak sana. Onun dinginliğinden bahsedip , kaynağından içilmek... Şehveti böğründe bir çığlık... Çığlığın gizinde titreklik , korku... Korkusuzluğun anlamsızlığına uygunsuz , höyt tadında zıpırlıklar... Ben seni sevdiğimi asla dile getiremeyeceğim. Asla seni sevdiğimi söyleyemeyeceğim... Belki girişken bir utangaçlık yaşıyorum. Belki anlatmak isteiklerim beni aşıyor , Ya da aşılmış aşkları asan bir celladım. İlmik ilmik bağlanmış toplum anıları... Sancılı geçen servis yemekleri. Hepsi aşılmış bir aşkın aşığı... Hepsi aşklarını bağladıkları ilmiklerden sancılı... Kanayan yaraya pansumansal dokunuşlar , Ya da neden bilinmez sayılmış pamuk paketleri. Sürülmeye düşman tentürdiyot kırmızılığı. Sensizlik tamponla durdurulamayacak... Nehirsel ve de coşkun kanamalar... Kanayan yaralar... Kanatılan aşklar... . . . Sınırsal veriyollarında minik bir elektrosinyal. Adult tadında grafiksel bakışlar içindeyim... Çalışması gereken datalar artık işlenmiyor. Hayatın escape tuşuna basmışım gibi, sıyrılmışım işletim sistemimden , dünyadan... Operatör sarhoş , tabi programlarda... Açılan pencereler rastgele görünüp kayboluyor. Hayatımdan satır satır kesit gibi, çözünürlüğü düşük , avi formatında görüntüler dökülüyor... Çökmüş sistemime mi üzüleyim , Yoksa hatıralarla dolu geri dönüşüm kutuma mı? Gözat'da artık hiçbir şey gözükmüyor. Puslu backup dosyalarından başka, herşey sensizliği hatırlatıyor... . . . Sana gözlerinin içinden seslenmek istiyorum şimdi... Neden bilmem , bügün savruk cümleler çıkıveriyor ağzımdan... Zeytin taneleri kadar buğulu gözbebeklerinde bahsetmek , Seni soluk defter yapraklarına gizlemek istiyorum... Saydam bir cam dır aslında gözlerine bakıldığında görünen... Cam öbeklerinde oluşan binlerce odak noktası... Odaklar,öbekler bir de gözlerinden başka , Görünen mavilikse camın ardına hapsolmuş suçlu... Senin bakışların... Saklanan,şaşırtan,sorgulayan,somurtan... Ve... Sonu olmayan... . . . Efkar bastı yine göz kapaklarımı... Etrafta şafak vakti edasında zaman tomurcukları... Güneş doğum sancıları içinde kıvranarak, Bense dumanı dilimi yakan sigaramla, Seni bekliyorum... Çoğu zaman beklentisel duygularımı saptamaya uğraşıyorum. Mutluluk bile acı verebiliyor insana , Ya da acı duymaktan haz alabiliyorsun kimi zaman... Öylesine koskocaman bir beklenti var içimde, Ucu bende bucağı senin geliş gününde gizli , Bir kare bulmacanın son harfine bağımlı , Sırrı saklı , gizi çözülmez, Nedensiz bir geri dönüşün umutları. Yanan her sigara izmarit tadına varıyor. Güneşse tepemde dolanıp duruyor. Bir tek ben eylemsizce bekliyorum... Uzayan sakallarım kimin umrunda, Ya da uzamaya yüz tutmuş siyah saçlarım... Ben yalnızca oturmuş sigaramı yudumluyorum... Bitkisel tavırlar içinde Seni düşlüyorum... . . . Seni bulmak istediğimde hep kuytularda dolaşıyorum. Ayaklarım beni mistik bir karanlığın içine doğru götürüyor. Sıra sıra dizilmiş , dibi yosun bağlamış sütunlar görüyorum. Korkuyorum... Nedense kuytular karanlık , karanlıklarsa hep korkutucu oluyor... Aranan sensin uzun yıllardan beri , ama henüz ne bulunan ne de görünen bir şey var... Sensizlik beni çekilmez acılarla derinden yaralıyor. Kanayan yaralarımdan sensizlik akıyor. Uzun zamandır ıslık çalmıyorum... Kendi kendime konuşmalarıda bıraktım. Sadece dizeleri usulca akıveren şiirler yazıyorum... Çünkü şiirlerimde seni daha rahat unutamıyorum... . . . Sulu boya veya kurutma makinası... Belkide makina katkılı suluk Sonuçta sulu birşey Elimizde nemi fazla boya birde susuz makina... Dedim ya , konumuz boyalı makina... Daha doğrusu boya makinası... Şimdi düşünüyorumda, Kurutulmuş sulu boya makinası... Allah Allah... İçimde makinamsı duygular... Sulu şakalar... Nemli dudaklar... Çelişkili Aşklar...
Nedense hep kendi tuhaflığıma karşıyım, Son günlerde ödenmiş faturaların dekontlarını saklıyorum Saatlerce bakıp onların soluk yapraklarına gülümsüyorum Aslında sadece aşkıma kesilmiş faturalar korkutuyor beni, bir de o faturaların karşılığında aldığım hizmet… Otomatik ödeme talimatı vermediğim için üzgün olduğum bir aşkın, Finali üzgün biten bir türk filminin ve kendine küskün bir sevgilinin, Sorumluluğunu taşıyorum içimde… Ben şimdi yaşamaktan yorgun düşmenin şaşkınlığındayım Ak düşmemiş saçlarımı taşıyan vücudum bitkin, Yaşlanmamaya direnen hücrelerim bitkinliğimden habersiz , küskünlüğüme umarsız ,beni hayata zorluyor. Kimi zaman dalıveriyorum hayallerime Seni düşünüyorum ve defalarca seni sevdiğimi söylüyorum Aslında ben seni sevemediğim için kızıyorum ya kendime Sevgine layık olamadığım için Sana , bana taptığın kadar tapamadığım için utanıyorum ya… En çok gülücüklerine ihtiyacım var şimdi ve o gülücüklerin yarattığı aydınlığına Belki şaşırıcaksın ama , Beni suçlar amaçlarla kurduğun cümleleri bile özledim Kızgınlıktan , sinirden ,stresten dolayı ellerindeki titremeleri Ve senin beni sevdiğini bilmeyi özledim… Ben... Ben özlenmeyi özledim... Ben.. Ben seni özledim...
Kursağıma tıkanıp kalan bir kelimeyi hatırladım… Etkisi beni ırgalama zahmetine girmeyen, Hem başı hem de sonu hecesiz , Salt ve de kendinden dolayı yalnız… Silik insan suretlerinde yazılı ; Sen… Karın ağrısıyla inleyen garip yaratıklar çığlıkta… Aldırış etmiyorum artık , Ne beni aramamana ne de gönderilmemiş gül paketlerine, Aldırmıyorum… Gülüşünü hatırlıyorum, Picassonun çizgileriyle yüz hatlarını, Leonardonun fırça darbeleriyle al yanaklarını, İçime sindiriyorum.. Ben seni hergün içime ayrı bir yazıtipinde kazıyorum… Şiir Sayfaları .................. Tiyatro Terimleri........... ....... Bir Dostun Şiirleri WebMaster : Leartes . |